KOBİ’lerde Dijitalleşme Yazı Serisi - 2
10 Ocak 2021 tarihinde yayınlanan yazımızın ilk bölümünde çeşitli verilerle işletmelerde dijitalleşmenin mevcut durumunu ortaya koymuştuk. Bu yazıya da önce işletmelerde dijitalleşmenin neden önemli olduğunu vurgulayarak başlamakta fayda var:
Mevcut pazarı geliştirme ya da yeni pazarlara erişim,
Küresel pazarlarda rekabet imkânı,
Üretim, tedarik, dağıtım ve yönetim süreçlerinde düşük maliyet-yüksek fayda,
Daha düşük operasyonel maliyetler ve daha yüksek üretkenlik,
7/24 işlem yapma imkânı.
Yaşamakta olduğumuz küresel salgın yukarıda sıralanan avantajlara sahip olmanın, bir işletmenin varlığını sürdürmesi ve büyümesi bakımından ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor.
Önemli bir öngörüyle, işletmelerin teknoloji ve yenilik kapasitelerinin geliştirilmesi hususunun 2000’li yılların başından itibaren ülke olarak gündemimizde olduğu görünüyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından 2004 yılında hazırlanan ‘TÜRKİYE’DEKİ KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELER- Mevcut Durum ve Politikalar’ adlı raporun bir bölümünde, Türkiye’nin de Nisan 2002’de imzaladığı ‘Küçük İşletmeler İçin Avrupa Şartı’na atıfta bulunuluyor. Bu şartta sıralanan 10 öncelik alanından ikisi; KOBİ’lerin yenilik ve teknolojik kapasitesini güçlendirme, e-ticaret ve teknoloji işletmelerinin desteklenmesiyle ilgili.(1) Yine aynı raporda, Türkiye’deki İşletmelerin teknoloji, yenilik ve iletişim kapasitelerinin geliştirilmesi, Türkiye’deki KOBİ kalkınma stratejisinin en temel konusu olarak değerlendirilmektedir. Doğrusu, raporun yayınlandığı 2004 yılından bugüne Türkiye’nin, işletmelerde teknoloji kullanımını yaygınlaştırma konusunda epey yol aldığını söylemek mümkündür. Ancak yine aynı raporda dile getirilen özellikle kentsel alanların dışında kalan ya da benim eklemem ile daha küçük şehirlerde faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmelerin teknoloji kullanımında hala çok zayıf kaldıkları görülmektedir.
Bu gerçeği, geçtiğimiz ay Dünya Gazetesindeki köşesinde, Hilmi Develi Beyefendi de, kendi canlı anketine aldığı cevapları yansıtarak dile getirmiş. Hilmi Bey, 12 Kasım 2020 tarihli yazısının ilk cümlesi, karşı karşıya olduğumuz ve üzerinde çalışmamız gereken fiili durumu çok net gözler önüne seriyor: “Akıllı telefonunda sosyal medyayı kullanmayı sevenler, kendilerinin ya da ailelerinin -evlerinin günlük yaşamlarında birçok ihtiyaçlarını internet- dijital ortamdan karşıladıkları halde; sahibi ya da yönettikleri işletmelerinde dijital dünyayı- dijital dönüşümü görmezden gelebiliyorlar…” Bu önemli tespitin yanı sıra, Hilmi Beyin canlı anketindeki sorduğu sorulardan ikincisine verilen cevap ise kendi içinde yol haritasını da barındırıyor aslında. Yazıdan aynen alıntılıyorum: “Dijitalleşme konusunda bütçe ayırıyor musunuz? Bu konuda bir IT firmasıyla, bir ajansla neden çalışmıyorsunuz? Sorusuna, bu işler pahalı oluyormuş maliyeti bize yük olur diyorlar.” (2)
Evet, işletmelerde dijitalleşmeye yönelik hem kamu hem işletmelerin kendi tarafında büyük gayret olduğunu gözlemlemekle birlikte Anadolu’nun kır ya da kentlerinde henüz bu konuyu hiç gündemine almayan çok sayıda işletmenin varlığı da bilinen bir gerçektir. Şimdi bu işletmeleri de dijitalleşme serüvenine dâhil etmek lazım ancak henüz hiçbir kurumsal yapısı olmayan işletmelerde öncelikle yapılması gereken başka işler de var. Neler yapılması gerektiğine isterseniz önce “işletmelerde neler eksik” tespitiyle başlayalım:
- İşletme ve/veya ürün markası eksik,
- Bir muhasebe programı kullanılmıyor, (Stok, satış, gelir-gider, kar-zarar, aşınma payı vb.)
- Maliyet muhasebesi kullanılmıyor ve fiyatlandırmada bir sistem yok,
- İşyerinin fiziki görünümü ve koşulları verimli çalışma için yetersiz, (İşçiler için çay içme ve yemek yeme alanı, dinlenme alanı, misafir ağırlama alanı, ürün teşhir alanı vb.)
- Müşteri odaklılık, memnuniyet-şikâyet takibi ve kayıtlı sipariş sistemi kullanılmıyor,
- Tasarım odaklı düşünme, tasarım odaklı üretim anlayışı tercih edilmiyor,
- İl dışına ürün satışı konusunda cesur değiller-bu hususta alt yapı yetersiz, (demonte ürün üretme, ürün paketleme, ürün kargolama vb.)
- Bir web sitesine sahip değiller, (ürün gamı, firma görüntüsü, iletişim bilgileri, çevrimiçi sipariş takibi vb.)
- E-ticaretin hiç gündemde değil,
- İhracata ilişkin bir hedef ya da vizyon yok,
- Kayıtlı istihdam konusunda yüksek maliyet endişesiyle oluşan duyarsızlık. (Kayıtlı istihdama dair etkin teşviklere rağmen bu hususta yeterince bilgiye sahip olmamaları, bunu araştırmaya üşenmeleri ve kayıtlı istihdam uzak durdukları için sık işçi değişimleri)
Yukarıda dile getirdiğim tespitlerden hareketle, bir pilot çalışma ile uygulanabilirliği ve başarısı test edilebilecek basit bir yol haritasına ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim. Birçok hizmetin artık uzaktan ve dijital platformlar aracılığı ile sunulabildiği günümüzde, fiziki eğitime verilen aranın öğrencilerde oluşturacağı, kullanılabilir geniş zamanı da dikkate alarak Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler İçin Dijitalleşme Yoluyla Kurumsallaşma Projesi (KOBİ-DYKP) hayata geçirilebilir. Bu projenin öğrenciler eliyle hayata geçirilmesinin;
- Maliyet açısından devlete,
- Kurumsallaşma açısından işletmelere,
- Kişisel gelişim ve deneyim açısından da öğrencilere çok katkısı olacaktır.
Hatta bu projenin uygulanması ile öğrencilerdeki teori-pratik arasındaki uçurum kapanacak, öğrencilerin yeni mezun iken başvurdukları işlerde deneyim eksikliğinden dolayı karşılaştıkları olumsuzluk bertaraf olacaktır. İşletmelerin proje kapsamındaki faaliyetlerden memnun kalması durumunda, öğrenciler, kazandıkları deneyimle ile daha kolay iş bulabilecekleri gibi, proje kapsamında destek oldukları işletmelerde de çalışan veya ortak girişimci olarak işlerine devam edebileceklerdir. Dünya Gazetesinden Hilmi Beyin canlı anketinden bir bölümü yukarıda aktarmıştık. En önemli engel neydi? İşletmelerin dijitalleşme maliyetlerini yüksek bulması ve bundan kaçınması. Peki, biz zaten başka programlar vasıtasıyla işletmeleri desteklediğimiz paranın çok daha az bir kısmıyla bahsettiğim projeyi hayata geçirirsek, işletmelerin “maliyet” endişesini bertaraf etmiş olmaz mıyız? Böylece işletmeler de bu süreci çok daha fazla sahiplenmiş olmaz mı? En az 3 kritik alanda önemli kazanımlar sağlayacak olan bu projenin süreci nasıl ilerleyebilir? Kısaca ve madde madde bakalım:
- Yukarıdaki tespitler de dikkate alınarak küçük ve orta boy işletmeler için bir anket formu hazırlanır ve işletmelerin kurumsallaşma ve dijitalleşmeye yönelik eksiklikleri tespit edilir. Tespit edilen eksiklikleri gidermek üzere gerekli mal ve hizmet ihtiyacı (eğitim de dâhil) ortaya konulur.
Önemli bir not:
Japonya Hükümeti tarafından finanse edilen ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yürütülen “Covid-19 Krizine Yanıt ve Dayanıklılık Projesi” kapsamında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Kalkınma Ajansları ile iş birliği içinde kırılgan sektörlerdeki KOBİ’lere yönelik çok kapsamlı bir anket çalışması düzenlenmektedir. (3) Gıda, makine, turizm, lojistik, otomotiv ve tekstil sektörlerini kapsayan bu nitelikli ve kapsamlı anket çalışmasından elde edilecek sonuçlardan istifade edilebilir. KOSGEB tarafından düzenlenen ‘Coronavirüs Salgınının Kobi’ler Üzerindeki Etkisi’ anketin sorularını görme fırsatım olmadı ancak bu anketten de yararlanmak mümkün olabilir.
- Hizmet ihtiyaçlarının hangilerinin üniversite öğrencileri eliyle giderilebileceği konusunda YÖK ve/veya pilot uygulama için işletmelerin seçildiği ildeki üniversitelerle bir çalışma yürütülür.
- Bu çalışma ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin ihtiyaçlarının üniversite öğrencileri eliyle giderebileceğine dair veriler ortaya çıkarsa –ki ben bunun çok rahatlıkla yapılabileceğine inanıyorum- çalışmanın teknik detayları çalışılır, ilgili eylemler ve somut adımlar, sorumlu paydaşlar, nakdi ve ayni sorumluluklar belirlenir ve sürecinin ilerlemesi için gerekli alt yapı hazırlanır.
Gerekli alt yapıdan kasıt, ilgili kamu kurumlarının niyet beyanı ve uygulama iradesi ortaya koymak üzere işbirliği protokolünü imzalamaları ve ilgili ekiplerini harekete geçirmesidir. İlgili ekiplerin harekete geçmesiyle de somut olarak şu adımlarla projenin ilk pilot uygulaması başlatılabilir.
Pilot Uygulama Süreci:
- Çekirdek bir çalışma ekibi ile destek programı içeriğinin oluşturulması, (Desteğin süresi, teknik destek, mali destek )
- Programa dâhil edilecek KOBİ’ler için seçim kıstaslarının belirlenmesi,
- Programa dâhil edilecek üniversite öğrencileri için seçim ve çalışma kıstaslarının belirlenmesi, (örneğin programa dâhil edilen bir web tasarımı/grafikerlik ya da mühendislik öğrencisinin, işletmenin web sitesinin oluşturulması, katalog tasarımının yapılması vb. işler için haftada en 6 saat yüz yüze veya uzaktan çalışma yoluyla işletme ile çalışması vb.)
- İlgili üniversiteler ile protokol yapılması,
- Yukarıda tespit edilen aksaklıkları gidermek üzere ihtiyaç duyulan dalların tespit edilmesi,
- Pilot uygulamanın yapılacağı illerdeki üniversitelerden ilgili dallara ilişkin eğitim verilerinin istenmesi,
- Programa dâhil edilecek KOBİ sayısının belirlenmesi ve ilgi işletmelerin tespit edilmesi,
- Programa dâhil edilecek öğrenci sayısının ve listesinin tespit edilmesi,
- KOBİ ve öğrenciler için çalışma prensipleri ve programının belirlenmesi,
- Programın resmen başlatılması,
- İzleme ve değerlendirme, dönemsel raporlama.
- Projenin revize edilmesi-geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması.
2023 yılında dünyanın 10 ekonomisinden biri olma hedefini yakalayabilmemiz için herkesin elini taşın altına koyması gerekir. Kamu, gerçekten, mevzuat ve desteklemeler bakımdan çok fazla ve güzel şeyler yapıyor. İşletmeler istekli, üniversiteler artık daha fazla sahada çalışma yürütüyor. İyi bir organizasyona ve işi yapma niyet ve beyanına ihtiyacımız var sadece.
Böyle uygulama ve yöntem mümkün mü? Bana göre mümkün ve çok fayda sağlar. Hayırlısı diyelim.
1* TÜRKİYE’DEKİ KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELER- Mevcut Durum ve Politikalar (OECD-2004)
2* https://www.dunya.com/kose-yazisi/kobilerde-buyumenin-anahtari-dijitallesme/488547
3* http://www.ex-point.org/undpsmesurvey.html (Yeni Pazar Analizi, Bölgesel Kırılgan Sektör Analizi ve Kılavuz Raporları için KOBİ'lere Yönelik Anket Çalışması)